fbpx

Prof. Dr. İsmail Melih Baş; “Mutlu Bir Ülke Olmak İçin Yaşam Standardı Eşitsizliği Çözülmelidir”

Prof. Dr. İsmail Melih Baş; “Mutlu Bir Ülke Olmak İçin Yaşam Standardı Eşitsizliği Çözülmelidir”

24.03.2025

İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Melih Baş, “Dünya Mutluluk Endeksi Raporu” hakkında açıklamalarda bulunarak Türkiye’nin mutluluk endeksinin yükselmesi için önemli önerilerde bulundu.   

Finlandiya’nın üst üste sekizinci kez dünyanın en mutlu ülkesi seçildiği “Dünya Mutluluk Endeksi Raporu” ilgili bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Melih Baş, ilgili raporda bağımsız değişkenler olarak kişi başına düşen “Gayri Safi Milli Hasıla”, sosyal destek, doğumda yaşam beklentisi, yaşam tercihlerini yapmada özgürlük, cömertlik, yolsuzluk algısı ile “Distopya ve Artık” gibi unsurların kullanıldığı ifade etti.

Baş; “Geçtiğimiz günlerde iki mutluluk raporu düştü kamuoyunun önüne. İlki uluslararası: Dünya Mutluluk Endeksi Raporu (DMR). Yıllardır Gallup ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın ortaklaşa yayınladıkları DMR (İngilizcesi ile World Happiness Report WHR) adlı çalışmada mutluluk ölçümü bir öznel iyilik hali ölçümüdür aslında. Bu da üç göstergeden oluşmaktadır: yaşam değerlemeleri, olumlu duygular (etkileme) ve olumsuz duygular (etkileme). Yaşam değerlemesi katılımcıların 0 (en kötü) ile 10 (en iyi) arasındaki zihinsel değerlemelerinden oluşuyor. Olumlu duygular, üç soruya evet-hayır yanıtlarından oluşuyor. Bu sorular şöyle: gülme, zevk alma, ilginç bir şeyi öğrenme veya yapma deneyimleri. Olumsuz duygular da aynı biçimde evet-hayır soruları. Bu sorular da şöyle: endişe, üzüntü ve kızgınlık deneyimleri ile ilgili. Sonra da ülkeler arasındaki mutluluk ortalamasını açıklayıcı bir regresyon çalışması yapılmış. Bu regresyonda da bağımsız değişkenler olarak “kişi başına GSMH, Sosyal destek, Doğumda yaşam beklentisi, Yaşam tercihlerini yapmada özgürlük, Cömertlik, Yolsuzluk algısı, “Distopya ve Artık” gibi unsurlar kullanılmış.

“İsrail Dünyanın En Mutlu 8. Ülkesi”

Dünyanın en mutlu ülkeleri listesinden dikkat çeken detaylara değinen İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Melih Baş, İsrail’in 8. sırada olmasını şaşkınlıkla karşıladığını belirtti.

Baş; “Finlandiya üst üste sekizinci kez dünyanın en mutlu ülkesi seçildi. Finlandiya’nın yanı sıra Danimarka, İzlanda ve İsveç aynı sırayla ilk dörtte yer almaya devam ediyor. Avrupa ülkeleri sıralamada ilk 20’de çok yoğun yer almışlar. İsrail 8. sırada yer almış! Kosta Rika ve Meksika ilk kez ilk 10’a girerek sırasıyla 6. ve 10. sırada yer almış. ABD, 2012’de 11. sırada yer alırken, bu yıl 24. sıraya gerileyerek tüm zamanların en düşük sırasına düştü. Raporda, ABD’deki yalnız yemek yeme oranının son 20 yılda yüzde 53 arttığı ve bunun mutsuzluğu artırdığı belirtiliyor. Afganistan, bir kez daha en mutsuz ülke olarak raporda en alt sıraya yerleşti. Afganistan’daki kadınlar, özellikle hayatlarının daha da zorlaştığını ve sosyal koşulların iyileşmesi adına önemli adımlar atılması gerektiğini belirtiyor.” dedi.

“Türkiye Listenin 94. Sırasında Yer Alıyor”

Türkiye’nin aynı listede 94. sırasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. İsmail Melih Baş, ülkemizin mutluluk endeksinin artması için önemli önerilerde bulunarak şu ifadelere yer verdi;

“Raporda Türkiye, bu yıl 5,262 puanla 94. sırada kendine yer buldu. Türkiye, sıralamanın ilk başladığı 2012 yılına göre 0,08 puan kaybetti. Bu istatistiğin yanı sıra TÜİK’in yeni yayınladığı Yaşam Memnuniyeti Raporu 2024 raporunda da mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2023’te yüzde 52,7 iken, 2024’de maalesef yüzde 49,6’ya gerilemiş. Geleceğinden umutlu olduğunu söyleyenlerin oranı da yüzde 67,1’den yüzde 64,3’e düşmüş.”

“Türkiye’de Mutluluk Endeksinin Artması İçin Yapılması Gerekenler”

“Türkiye liste sıralamasındaki 90-100 aralığından kurtulmak için sistematik bir çaba harcamalıdır.

  • Ekonomik olarak bölgeler, cinsiyet, yaş vb. tüm demografik özellikler açısından yaşam standardı eşitsizliği çözülmelidir.
  • Sosyal yardımlar insanların hazır tüketime yöneltici değil, insana yaraşır kolektif üretime yöneltici nitelikte olmalı, kayırmacılıktan uzak olmalı, sadece nakit değil bilgi de dahil gari nakdi unsurları da içermelidir. Sosyal yardım mekanizması ‘kapsayıcılık’ çalışmaları olarak düzenlenmelidir.
  • Anne-baba eğitimi başta olmak üzere hem yaygın hem de örgün eğitim süreçlerinde verilen değerler sisteminin özgecilik (diğerkâmlık), paylaşmacılık, vicdan, dürüstlük, özgürlük ve sorumluluk dengesi gibi unsurları içermesi sağlanmalıdır.
  • Gerek eğitim gerek sağlık, gerek kültür idaresi başta olmak üzere tüm kamusal yönetim kapsamında saygı (özsaygı dahil) ve sevgi (aşırıya kaçmayan özseverlik dahil) kavramları hem kuramsal ve felsefi hem de uygulamasal olarak planlanmalı, organize edilmeli, yürütülmeli, denetlenmelidir. Bu denetim kapsamında ‘yurttaş davranış skorlama sistematiği’ gibi bir model tasarımlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Bireyler sadece vicdanlarıyla baş başa bırakılmamalı, toplumsal denetim sistemi kurulmalıdır.
  • Ülkenin Kalkınma Planı’na ‘daha ekonomik, daha estetik, daha etik, daha ekolojik bir Türkiye’ sloganı yerleştirilmelidir.
  • Yapılacak işler kapsamında ‘şirketlere düşen işler ve sorumluluklar’ ayrıntılı bir çalışma ile belirlenmeli ve bir yasal düzenleme hazırlanmalıdır. Bu düzenleme kapsamında şirketlerde bir ‘mutluluk yöneticisi’ istihdam edilmelidir.
  • Yapılacak işler kapsamında ‘bireylere düşen işler ve sorumluluklar’ ayrıntılı bir çalışma ile belirlenmeli ve bir düzenleme hazırlanmalıdır. Bu düzenleme kapsamında oluşturulacak bir kamu yönetimi organizasyonu ile (bakanlıklar arası bir birim ya da bir bakanlığa örneğin kültür bakanlığı vb. bağlı birim ile) çalışmalar yürütülmelidir. Bu kapsamda bireylerin kendi ‘mutluluk ya da mutsuzluk ayak izini ölçebilme olanağı dijital olarak yurttaşlara sunulmalıdır. Tanımlanamayan şeyin ölçülemeyeceği, niceliksel ve/veya sayısal olarak ölçülemeyen şeyin de yönetilemeyeceği yaygınca kabul gören bir gerçektir.”