13.03.2023
Üniversitemiz Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Su Kocayörük ülkemizde yaşanan yıkıcı afetin ardından depremde kadın psikolojisi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Yaşanan felakette meydana gelen can kayıplarının herkesi derinden etkilediğini ifade eden İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Su Kocayörük kadınların bu süreçte sevgiye ve motivasyona ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Dr. Öğretim Üyesi Kocayörük depremde kadın psikolojisi ile ilgili yaptığı açıklamada; “Deprem felaketi kadın erkek herkesi yaralamış durumda. Sadece kadınlar değil tabii ki erkekler de bu durumdan çok etkilendi. Hepimiz, kadınların bu kayıplarına karşın onlara güçlü olduklarını hatırlatılır, hayatın içinde olmaları gerektiğini; onlar olmazsa hayatın duracağı söylersek, hayata karşı motivasyonlarının olacağını düşünüyorum. Yakınlarından özellikle erkeklerden gelecek olan anlayış ve hoşgörü acılarının anlaşıldığının bilinmesi her insanda olduğu gibi onları daha rahatlatacak ve belki de depresyona girmelerini önleyecektir. Kadın depresyona girerse erkek dağılır, yuva dağılır, çocuklar hastalanır, ruhsal olarak kayıplar yaşanır. Kadına değeri hatırlatılmalı. Hayatın direği olduğu, neşesi olduğu, sağlığı ve mutluluğu olduğu ona hissettirilse kadın kendini mutlaka toparlayacaktır. Çok fazla bir şey istemez kadınlar, sevilen kadın hele hiçbir şey istemez. Kadın çok şey istiyorsa sevilmediğindendir, sevildiğine inanmadığındandır.” ifadelerini kullandı.
“Anne Kaybı Özel Bir Kayıptır”
Yaşanan felaketin ardından anne kayıplarına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük özellikle kadınların bu süreçten daha çok etkilendiğini ifade etti.
Kocayörük; “Anne kaybı özel bir kayıptır; anne güçtür, anne yaşam enerjisidir, anne dert ortağıdır. Çoğu zaman o yüzden kadınlar özellikle yetişkin yaşlarda annelerini kaybettiklerinde çok daha acı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Çünkü artık kadın annesinin çocuğu değil; hem iki yetişkin olarak, arkadaş, dert ortağı, bazen roller değiştiğinde çocuk-anne, anne-çocuk olabiliyorlar. Yetişkin yetişkine kurulan bu anne kız ilişkisinde her şey çok daha doyumlu hale geliyor. Tüm paylaşımlar çok anlam kazanıyor. Ergenlik döneminin sıkıntıları çok uzaklarda kaldığı için artık birbirini anlayan iki insan, artık iki kadın da evinin direği, hayatın orta noktası halinde iken çok daha derin ilişkiler kurulabiliyorlar. Anne kaybının özel bir kayıp olduğu bu dönemde erkeğin yaklaşımında çok daha hoşgörülü sabırlı ve sevecen olması gerekiyor. Derin bir kayıp, derin bir acı içinde olan kadına acılı günlerinde eşlik etmesi yanında olması, eğer kadın çok acılıysa neden bu kadar acı çekiyor diye sorgulanmaması, anlaşılmaya çalışılması gerekiyor. Sırtının sıvazlanması sarılıp seni anlıyorum denmesi çoğu zaman yeterli.” sözlerine yer verdi.